15 Şubat 2014 Cumartesi

Zengin Mutfağı

         İstanbul Şehir Tiyatroları'nın sanırım geçen sezon ( 2012-2013 ) sahnelemeye başladığı bir oyun. Geçen yıl bilet almama rağmen izleyemediğim bir oyundu. Aslında daha önce filmini izlemiştim,  film de ise Şener Şen başroldeydi ve çok beğenmiştim.
        Oyunun yazarı Vasıf Öngören yönetmeni ise sanırım yazarın kızı Aslı Öngören. Oyun geçen yıl pek çok ödül almış. Oyunda aşçı rolündeki Murat Garibağaoğlu Erkek Oyuncu Ödülü'nü, Çiğdem Erken  ise Yılın Oyun Müziği Ödülü'nü almış. Gerçkten müzikler çok iyiydi. Özellikle oyunun en sonunda söylenen "Eyvallah" şarkısına bayıldım. Oyunculukların ise hepsini çok beğendim. Oyunda beş oyuncu vardı ve hepsi birbirinden iyiydi. Selim rolünü canladıran Ali Mert Yavuzcan'da müthişti. Başta masum bir üniversite öğrencisiyken gittiği kamplarla azılı bir katile dönen adeta özgüven patlaması yaşayan bir kişiyi canlandırdı. Bana kalırsa hem masumiyetini hem de vahşiliğini seyirciye çok güzel yansıttı.
              Oyun 1970'lerde İstanbul ve Kocaeli'nde yaşanan işçi grevlerini ve ayaklanmalarını anlatıyor.  Bu ayaklanmalardan bihaber bir zenginin mutfağında çalışan aşçı ve hizmetçiyle bu ayaklanmaları bilen şoför ve abisini konu ediniyor. Hizmetçinin bir de nişanlısı vardır. O'da en başta bu olayların ne olduğunu bilmez çok fakir olduğu için ve evlenmek için paraya ihtiyaç duyduğu için solcuları polise ihbar eder ve böylece solcular için verilen para ödüllerini almak ister. Ama işler  istediği gibi gitmez, çünkü ihbar ettiği solcuları tanımaktadır ve bu kişiler gözlerinin önünde öldürülürler. Kaçıp zengin mutfağında çalışan nişanlısının yanına sığınır. Evin sahibi Kerim Bey durumdan haberdar edilir. Böylece Nişanlı ( Selim )'nın hayatının seyri değişir. Ülkücülerin gönderildiği kamplara gider, döndüğünde ise artık çok farklı bir insan olmuştur. Kimseye acımayan sürekli baskınlara katılan ülkedeki tüm Koministleri ortadan kaldırmayı birinci ödev sayan bir kişi olmuştur.
            Geçen yıl Şehir Tiyatroları'nda oynamaya başladığında sanırım ülkücülerin tepkisine neden olan bir oyundu. Yanlış hatırlamıyorsam seyirciler, oyuncuları ülkücülerden korumuşlardı. Her kim olursa olsun şu saldırma ve şiddet olaylarını bir türlü anlayamıyorum. Rahatsızlık duydukları her ne ise onunla cevap vermeleri ve şiddet uygulamamaları bence onları yüceltir. Kitap mı rencide etti o zaman kitapla cevap ver, oyun mu rahatsız etti oyunla cevap ver. Ama bunlar ne yapıyor saldırıyor veya  bağırıyor,  bu da onları sadece küçültüyor. Şiddeti  her kim yapıyorsa bence o kaybediyor. Sözle alt edemediğin kişiyi şiddetle dize getiremezsin, sadece getirdiğini zannedersin. Ne yazık ki tüm Ortadoğu şiddeti marifet zennediyor tıpkı Ortaçağ Avrupası gibi. Ne zaman fikre saygı duymayı öğreneceğiz işte o zaman gerçekten çağ atlayacağız.
         Son olarak oyun, iki perdelik ve 120 dakikalık bir oyun. Mutlaka izleyin derim...
          




0 yorum:

Yorum Gönder