21 Ocak 2015 Çarşamba

Muhteşem Gatsby



         Aylar önce filmini izlemiştim, çok beğenmemiştim. Bir de kitabını okuyayım dedim,  ne yazık ki çevirinin kötülüğünden dolayı kitabı da sevemedim.Aslında kitabın konusu çok güzel. Ama çeviri kötü olunca kitabın içine girmekte zor oluyor. Bu kitabı okuyacaksanız yandaki baskıyı kesinlikle almayın bence. Kitabın Can Yücel çevirisi varmış, bence sizler onu okuyun ( ben çektim siz çekmeyin).

        Muhteşem Gatsby'nin konusu kısaca şöyle. Gatsby, çok zengin ( zenginliğinin kaynağı ve paranın nereden geldiği meçhul) biridir ve evinde inanılmaz eğlenceler düzenler. Bu eğlencelere şehrin dört bir yanından insanlar akın akın gelir. Hem eğlenirler hem de Gatsby'nin kim olduğuna, işinin ne olduğuna dair dedikodular yaparlar. Bu olayları bize anlatan Nick adlı bir kahramandır. Gatsby'nin komşusudur ve bana göre Gatsby'nin de tek arkadaşıdır.

    
          Gatsby, Nick'in kuzeni Daisy'yle yıllar önce aşk yaşamıştır ve hala O'na aşıktır. Bu partileri vermesindeki amaç Daisy'nin gelmesi ve karşılaşmalarıdır. Bu olay bir türlü olmayınca Nick'i araya koyar ve Daisy'le buluşur. Daisy'de O'nu unutmamıştır. Fakat evlenmiştir ve bir de kızı vardır. Kocasının çapkınlıklarından dolayıda mutsuz bir evliliği vardır. Gatsby'yle yeniden aşk yaşamaya başlarlar. Bu Dasiy'nin kocası Tom tarafından farkedilir. Tom evliliğini kurtarma çabası içine girer. Derken kitapta umulmadık olaylar başlar; önce bir trafik kazası sonrasında yaşanan cinayetle kitap son bulur. Öldürülen kişi ise Gatsby'nin kendisidir. Kitapta beni en çok etkileyen bölümlerde bunlar oldu. Tüm şehire parti veren adamın cenazesine hizmetçileri, bir arkadaşı ve Nick katılır. Yıllarca aklından çıkaramadığı ve hep sevdiği Daisy bile cenazeye katılmaz.


           F.Scott Fitzgerald  İrlanda asıllı amerikalı bir yazar. Bu kitabı yazmaktaki amacı ise Amerikan Rüyasına karşı çıkmakmış. Fistzgerald, I.Dünya Savaşı sonrasındaki gençliği "kayıp kuşak" olarak nitelendiriyormuş ( bence savaşın olduğu her ülkedeki kuşaklar kayıptır, ama tabi I.Dünya Savaşı tüm dünyayı etkilediği için kayıp kuşak tüm ülkelerde bulunmaktadır. Şu anda ise Orta Doğu'da yaşayanlar için kayıp kuşak diyebiliriz.). Yazar,  Cennetin Bu Yanı adlı bir kitabıyla ünlenmiş. Ünlenmenin büyüsüyle kendini eğlence hayatına kaptırmış ve sonu hüsran olmuş. Ruhsal bunalım içine girmiş ve bir süre sonrada unutulmuş. 1940 yılında da vefat etmiş.

       Bu kitap,  internette beyni geliştiren romanlar içerisinde ilk sırada verilmiş. Bunun bir reklam olduğunu düşünüyorum. Beyni geliştirdiğini düşündüğüm çok daha iyi romanlar okudum. Bu tarz listelere inanıp kitap okuduğumda genelde hayal kırıklığı yaşıyorum. Çünkü beklentimi yüksek tutuyorum bu da aradığımı bulamamama neden oluyor.

     Bir başka kitapta görüşmek üzere... Sevgiler.

4 yorum:

Gül Akça dedi ki...

Bende bu kitabı mutlaka okunması gereken kitaplar içinde geçtiği için okudum, üstelik Can Yücel'in çevirisiyle... ama neden bu kadar önemsenmiş hiç anlamadım, sevdiğimi de söyleyemeyeceğim... son olarak bu kitap otellerde geride en çok bırakılan kitaplar listesinde yer alıyor .))

Derdest fikirler dedi ki...

Geride bırkılmasına şaşırmadım doğrusu :)

Buğra Eskiçınar dedi ki...

Bu duyduğum üçüncü olumsuz eleştiri ve kitabı okumaktan vazgeçiyorum yavaş yavaş. Güzel bir yorum olmuş. :)

burcu dedi ki...

Çeviri cidden önemli bir kitap için. Yoksa kitabın tüm kişiliği çöpe gidiyor.

Yorum Gönder