22 Ocak 2015 Perşembe

Hamlet Makinesi

          Pazar günü Üsküdar Tekel sahnesi'nde Hamlet Makinesi oyununu izledim. Bu oyunun özelliği Post- dramatik olmasıymış. Ne demekmiş bu post-dramatik? diye ufak bir araştırma yaptım. Okuduklarımdan anladığım şu oldu: Dramtik bir metinden ziyade fiziksel aksiyona dayanan, bir mesaj vermek yerine süreci yansıtmaya çalışan oyun demekmiş.

  
           Oyun tek perde süresi ise bir saat otuz dakikaydı.  Oyun,  konusunu Hamlet'in hikayesinden alıyor. Yukarda "bir mesaj vermekten ziyade süreci yansıtmak" diye yazdım ama bence bu oyun bir mesaj da veriyordu. Hamlet konusundan hareketle çok güzel bir iktidar eleştirisi yapıyordu. İktidarın medya ve sanat üzerindeki baskısını çok iyi yansıtıyordu. Bu konuyu da tarihsel süreç içerisinde ele almıştı. İktidarlar ve siyasi sitemler ne olursa olsun "insan" faktörü hep ikinci planda kalıyor ve gereken önem verilmiyor. Daha da kötüsü insan sürekli olarak makineleşiyor bu da tüm iktidarların işine geliyordu. Oyunda Gezi Parkı olaylarına da gönderme yapılıyordu. Ellerinde ağaçlar olan gençlerin karşısında penguenlerin olması ve tüm medyanın penguenlerle dolu olması "tiksindirici" olarak nitelendiriliyordu ( ki benim içinde öyle).


           Oyunda ışıkla yapılan görsel şov muhteşemdi, kostümler harikaydı, müzik süperdi, oyunculuk harikuladeydi. Oyunun yazarı Heiner Müller, yönetmeni Ayşe Emel Mesci, müzik Okay Temiz, ışık tasarımı Yakup Çartık'a ait.  Oyuncu kadrosu ise oldukça kalabalıktı.

           Müthiş etkileyici ve alışılmışın dışında bir oyun mutlaka izlemelisiniz. Son olarak oyunun tanıtım broşüründe ki açıklamayı yazarak yazımı bitirmek istiyorum. Çünkü benim yazımdan çok daha açıklayıcı ve güzel bir özet olmuş:

           "Heiner Müller’in, Avrupa tiyatrosunda, yazarlık, dramaturgi ve performans alanlarında   belirgin bir etki ve değişim yaratan ünlü eseri “Hamlet Makinesi”, post-dramatik   tiyatronun başlıca örnekleri arasında yer alır. Oyun, Shakespeare’in başyapıtı   Hamlet’ten yola çıkarak, geçmişle hesaplaşma çabası üzerine kurulmuştur. Ele alınan   geçmiş, ardarda iki dünya savaşı geçiren Avrupa’nın kanlı tarihidir. Bu taşlaşmış  geçmiş, komünist sistemi de içeren bir hayalet gibi Hamlet’in karşısında yer alır. Geçmişten beslenen ve bireyi kuşatan sistem,  farkındalığı arttıkça tutsaklaştığını anlayan bütün kadın ve erkekleri abluka altına almış, tuzağa düşürmüş, makineleşmeye  zorlamaktadır. Makineleştikçe çok daha kolay sakatlanan bedenlerin ve bu bedenlere  sıkışıp kalan ruhların acısını, oyun içinde oyun vurgusuyla, yer yer ironik bir üslupla  sahneye taşıyan oyun, katmanlı yapısıyla seyirciyi de önyargılarından arınmaya, farklı   bir serüvene katılmaya çağırmaktadır…"

0 yorum:

Yorum Gönder