22 Aralık 2014 Pazartesi

Ötelerin Çocukları


        Okuldaki kitap grubumla  bu kitabı okuduk ve ben hayatımda ilk kez Halikarnas Balıkçısı'nı okudum. Çok beğendim sizede tavsiye ederim.

        Halikarnas Balıkçısı'nın asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı. Halikarnas ismini, Bodrum'un Karia  çağındaki antik isminden alır. Sanırım Balıkçısı ismini ise kendisi denizci olmak istediği için almış. Böylece takma adı Halikarnas Balıkçısı olmuş ve bu isimle de pek çok eser vermiş.

       Eserlerinde Bodrum önemli rol oynamış. Çok sevdiği denizcilik mesleği ise ana temalarından biri olmuş. Yazarın Bodrum'a ilk gidişi bir sürgün dolayısıyla olmuş. 13 Nisan 1925 yılında Resimli Hafta dergisinde "Hapishanede İdama Mahkum olanlar Bile Bile Asılmaya Nasıl Giderler?" başlıklı yazısından dolayı üç yıllığına Bodrum'a sürülür. Cezasının son yarısında İstanbul'a gider fakat sonra Bodrum'a geri döner ve kalan yaşamını da orada geçirir. Artık tam bir Bodrum aşığıdır. Eserleriyle,  Bodrum'un ve Anadolu uygarlıklarının tanıtılmasında önemli bir role sahip olur.

        Kitabına verdiği isim Ötelerin Çocukları'dır, fakat başka yayınevlerinde Ötelerin Çocuğu olarak basılır. Halikarnas Balıkçısı kitaplarının kendi verdiği isimle basılmasını istediği için bu yayınevi (Bilgi Yayınevi), yazarın isteğine uymuş ve Ötelerin Çocukları ismiyle basmıştır.


        Gelelim kitaba: Kitabı okuyunca Ötelerin Çocuğu isminin değil de Ötelerin Çocukları isminin kitaba daha uygun olduğunu farkettim. Çünkü kitapta pek çok kahraman var: Kerimoğlu, Hoşbulduk Selim Dede, Tiycan ( Karakız), Aliş, Emine'yle Cafer, Hacı Resul....Daha yazamadığım pek çok kahraman var. Yazar son derece sade ve akıcı bir dil kullanmış.

            Kitabı okumaya başladığınızda kahramanların birbiriyle alakası olmadığını zannediyorsunuz ama ilerleyen bölümlerde yazar bu bağlantıları çok güzel kurmuş. Konu tabiki Ege'nin köyünde geçiyor. Erkekleri denizci, olan bu köyde kadınlar yılın belirli dönemlerinde erkeklerinin hasretini çekiyor. Bu hasret, zaman zaman acı haberlerle hayat boyu sürebiliyor. Denizcilerin kimi vurgun yiyor, kimi fırtınada boğuluyor ama hiçbiri denizden asla vazgeçmiyor. Yazar denizcilerin deniz aşkını çok güzel anlatmış. Küçük yerlerin dedikodusuda bitmiyor tabi ve yazar bunların hepsini romanına eklemiş. Okuyunca bir köy her yönüyle gözünüzde canlanıyor.

         Kitabı okurken zaman zaman Yaşar Kemal okuyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Dili o kadar sade ve anlatımı o kadar güzel. Köy romanlarını seviyorsanız bence bu kitabı okumalısınız.

1 yorum:

burcu dedi ki...

İsim karmaşası benim de bir ara kafamı bulandırmıştı. Güzel kitaptı, uzun zaman oldu okuyalı.

Yorum Gönder