13 Aralık 2014 Cumartesi

Büyük Defter/ Kanıt/ Üçüncü Yalan

        Üç ciltlik bir kitapla karşınızdayım. Kitabı kuzenim Melda'nın tavsiyesiyle okudum. İyi ki okumuşum, hem yepyeni bir yazar keşfettim hem de nefis bir üçleme okudum.

       Bu kitaplar ilk yayınlandığı yıllarda ayrı ayrı basılmış. Daha sonra Yapı Kredi Yayınları, bu kitapları tek bir kitapta toplamış. Toplaması da iyi olmuş peşpeşe okumak bütünlük açısından çok önemli.

     Yabancı kitaplarda çevirmenin rolü çok büyük, öyle ki sırf çevirinin kötü olmasından dolayı bazı kitapları okuyamıyorum. Bu okuyucu içinde yazar içinde kötü bir durum. Bu kitabın çevirisini çok başarılı buldum. Çevirmen Ayşe İnce Kurşunlu'ya teşekkür ediyorum. O'nun sayesinde süper bir kitap okudum.

           Kitabın yazarı Agota Kristof  1935'te Macaristan'da doğmuş ve büyümüş. 1956 yılında Stalin karşıtı bir eyleme katılmış, eylem Sovyet ordusu tarafından bastırılınca kocası ve çocuklarıyla birlikte ülkeden kaçarak İsviçre'ye yerleşmiş. İsviçre'ye yerleştikten sonra bir fabrikada işe girmiş, bir yandan Fransızca öğrenmeye çalışırken bir yandan da tiyatro oyunları yazmış. 2011 yılında da İsviçre'de ölmüş.

           Bu kitabı okur okumaz yazarın Türkçe'ye çevrilen diğer kitabını da sipraiş verdim. Kitabının adı Dün. Yorumlara bakılırsa o da çok güzel bir kitap.

        Gelelim bu romana: İlk ciltte, Büyük Defter'de, kitabın ana kahramanları ikiz kardeşlerle tanıştım. İki küçük kardeşin hayata bakışı, birbirleriyle kurduğu ve çevreleriyle geliştirdikleri ilişkileri büyük bir hayranlık ve korkuyla okudum. "İyi" olmak gibi bir gayeleri olmayan, duygulardan mümkün olduğu kadar sıyrılmaya çalışan bu iki kardeş gözlerini kırpmadan insan öldürecek kadar acımasız olabiliyorlar yeri geldiğinde de herkesten daha ahlaklı bir davranışlar sergileyebiliyorlardı.

              İkinci ciltte birbirlerinden ayrılmak zorunda olan kardeşler birbinin varlığını başkalarına kantılama çabası içine giriyorlar. Üçüncü ciltte ise tam bir şok yaşadım. Cildin adı Üçüncü Yalan. Üçüncü cilt baştan sona okuyucuyu şaşırtmak üzere kurulmuş. Üçüncü cildi büyük bir şaşkınlıkla okudum desem çok doğru ifade etmiş olurum.

            Kitabın en çok birinci cildini beğendim yani Büyük Defter'i. İkinci cilt olan Kanıt ise ikinci sırada yer alıyor. Çok şaşırmama rağmen Üçüncü Yalan üçüncü sırada yer alıyor. Son iki cilt birinci cildin yarattığı etkiyi bende yaratmadı. Buradan aklınıza şu gelmesin; ilk cilt güzel diğerleri kötü. Asla böyle değil tam tersi üç cildin üçü de çok güzel ama kendi arasında en beğendiğim birinci cilt oldu.

           Kitabı bir cümleyle anlatmak istersem sanırım şöyle derdim; sarsıcı ve etkileyici. Size varolan bütün duyguları hissettiriyor: Korku, şaşkınlık, tiksinti, acıma, nefret,kıskançlık ve tabiki sevgi.

           Kitapta dikkatimi çeken bir diğer konu ise şu oldu. Kitapta yer ve zaman kavramı yok. Yani konunun hangi ülkede ve zaman diliminde geçtiğini bilmiyorsunuz. Yazar böyle bir ipucu vermiyor. Bu ipucunu ben yazarın hayatını incelerken buldum. Büyük olasılıkla kitabın hikayesi Macaristan'da komünist devrim sırasında geçiyor. Büyük Defter kitabında da kahramanların yaşı ve isimleri hakkında bilgi vermiyor. Bunları ancak ikinci cilt olan Kanıt'ta bulabiliyorsunuz.

       Son olarak kitabın arka kapağında verilen bir paragrafla yazımı bitirmek istiyorum ve mutlaka ama mutlaka bu yazarı okuyun diyorum.

       "Agota Kristof'tan savaş, yıkım, göçmenlik, kimlik, insanlık ve yazmak üzerine tüyler ürpertici bir üçleme"

6 yorum:

Gül Akça dedi ki...

Bu yazarı hiç duymamışım... yine ne çok yazar ne çok kitap var noktasına geldik :) zaten serilerde her zaman ilk kitap en iyisi olur diye düşünürüm, çok az istisnasına rastladım... not aldım, bakalım ne zaman sıra gelirse:) teşekkürlerr

Semihal Tüzüner dedi ki...

Maalesef savaş sonrası,ülkesini terk edip ,kimlik arayışının içerisinde olmak çok üzücü ve korkutucu.....Kitabı merak ettim ben de okumak isterim canım.

bilge dedi ki...

Okumadığım bir kitap bu aralar Sakallı Celali okudum tavsiye ederim...teşekkürler..

Derdest fikirler dedi ki...

İnternetten inceledim Sakallı Celali ilginç bir şeye benziyor, mutlaka okuyacağım. Tavsiye için teşekkür ederim.

melda dedi ki...

Fatoşcum ben de birinci kitabı daha çok beğendim ama dediğin gibi üç bölüm de güzel. Aslında kitapta geçen"etik mi ahlak mı" durumunu seninle konuşmak isterim. Meltem de okudu. Bir araya gelip konuşalım bence

Derdest fikirler dedi ki...

Çok iyi fikir Melda, bir araya geldiğimizde mutlaka konuşalım canım.

Yorum Gönder