16 Haziran 2017 Cuma

Taş Bina ve Diğerleri


           Aslı Erdoğan'ın ikinci okuduğum kitabı bir öykü kitabı oldu. Taş Bina ve Diğerleri 2010 yılında Sait faik Hikaye Armağanı ödülünü almış.


            Uzun zamandır öykü kitabı okumamıştım. Sanırım en son Refik Algan'ın kitabını okumuştum.

            Kitapta toplam dört öykü var: Sabah Ziyaretçisi, Tahta Kuşlar, Mahpus ve Taş Bina. Taş Bina adlı öyküsünün içinde ise yedi öykü daha var.
              
            Kitabı okurken sık sık Aslı Erdoğan mutlaka şiir yazmalı diye düşündüm. Çünkü kullandığı dil o kadar şiirsel ki, bence kesinlikle bir şiir kitabı çıkarmalı.

          Kitapta en çok ilk üç öyküyü sevdim. Taş Bina öyküsünün içindekiler ise bana çok kasvetli geldi. Aslında ilk üç öykü de öyle ama nedense Taş Bina'da hepten içim karardı. Bu arada içimin kararmasının nedeni; öykülerinde işkenceden bahsetmesi oldu.



            Kendisiyle yapılan röportajlarda "işkenceyle yüzleşmek istedim " demiş. Gerçekten de yüzleşmiş. Ama okurken kendimin yüzleşmek istemediğini fark ettim. Başladığım kitabı da yarım bırakmamak için bitirdim.

  Son olarak kitaptan altını çizdiğim satırları yazarak yazımı bitirmek istiyorum.

        Sayfa 61:" Öykü anlatma sanatı, korları eşeleme sanatı değil midir bir yanıyla, parmaklarını yakmadan."

       Sayfa 63: " Hem 'dünya' dediğin nedir ki, camda beliren bulanık bir imgeden öte! Lekeli, çok lekeli, hiçlik üzerine uzun bir şiir."



0 yorum:

Yorum Gönder