22 Haziran 2017 Perşembe

Resim Defteri / Kayıp Şeyler Divanı


         Bu ay kitap grubum Simurg'la Pelin Batu'yu ağırladık. Konumuz ise şiirdi. İlk kez şiir toplantısı yaptık ve çok güzel geçti.


          Pelin Batu'nun iki kitabını seçtik: Biri Resim Defteri diğeri ise Kayıp Şeyler Divanı. Pelin Batu, Resim Defteri'nin girişinde           " Kendime her yeni şehirde üç renk hakkı veririm. Tebeşir, lastik, kömür gibi karşıma çıkan şeyleri de toplayıp kullanırım. O yüzden resimler, o anın bir aynası, okuduklarımın, yaşadıklarımın bir yansıması olarak bir günlük niteliğindedir. Resimler günlerimin renkleri, ruhumun hareketlerinin şekilleridir." diye yazmış. Kitaptaki resimler ve şiirler ise son iki yılının defterlerinden derlenmiş. Bu kitabı annesine ve babasına ithaf etmiş.



          Kayıp Şeyler Divanı kitabındaki şiirlerini İngilizce yazmış ve sonrasında da Türkçeye çevirmiş. Kitapta şiirlerin hem İngilizcesi hem de Türkçesi bulunuyor.



          Her yönüyle dolu dolu bir insan ama kendisini şair olarak ifade ediyor. Yani ne tarihçi ne oyuncu olarak değil şair olarak anılmak istiyor. Şiire eski değerin verilmemesini ise çok üzücü buluyor. Karşısında şiir okuyan ve edebiyat seven insanlar görünce de çok mutlu oluyor.



        İnanılmaz mütevazi bir insan hatta öyle ki hepimizin gönlünü fethetti. Eylülde kadınlarla ilgili bir kitabı çıkacakmış. Çok sevindik ve ikinci toplantı sözünü de aldık. Yine görüşeceğiz. Ne mutlu bize. Bir sürpriz daha bir de romanı çıkacak.



          Saat ikide başlayan toplantımız altı buçuğa kadar sürdü. Yani tam dört buçuk saat doldu dolu edebiyat ve sanat konuştuk. O kadar coşkuyla ayrıldım ki toplantıdan eve gelip deliler gibi saatlerce kitap okudum ( her toplantı sonrası bu duyguyu mutlaka yaşıyorum).

            Hem güzel, hem samimi, hem kültürlü hem de bilgili bir insanla tanışmanın mutluluğunu yaşıyorum. Zaten severdim tanıyınca daha çok sevdim.

            Yazımı iki şiiriyle bitirmek istiyorum.

             Resim Defteri Sayfa 22:

                "isim verirsem sana
                 korkarım var olursun
                 seni düşlemelerini isterim ben oysa."

            Kayıp Şeyler Divanı:

             Kesilmiş Bir Kafanın Özgürlüğü

            Geleneğimiz hiçlik sualiyle başlamıştır ne de olsa.
            Olumsuzluğu bir çiçeğe dönüştürme ihtiyacı: çözülmedi
            Heidegger'in Yok'u: çözülmedi
            Feylesoflar konuştukça, giydi kadın
            Sarı bir bahçede sarı bir entari
            ve düşündü
            iyi mimariden başka
            hiçbir şeyden hazzetmediğini.

        
 
 

0 yorum:

Yorum Gönder