Yaklaşık bir yıldır. İki okuma grubuna üyeyim biri Thyke7 diğeri ise simurg okuma grubu. Bu kitabı her iki grupla da konuşma fırsatı buldum.
Çok kolay okunan bu kitap, ilk başta çok basitmiş gibi algılansa da pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor. Hatta kitap bittiğinde bu soru işaretlerinin bazısı havada kalıyor. Yanıt bulamıyorsunuz sadece tahmin yürütebiliyorsunuz. Kitabın kapağı ve ismi çok çarpıcı, ama içerikle çok örtüşmediğini düşünüyorum.
Kitabın konusu Güney Afrika'da geçiyor. Kitabın baş kahramanı David ise bir üniversitede profesördür. İlk bölüm David'in öğrencisiyle yaşadığı ilişki üzerine kuruludur ( bu ilişki karşılıklı değildir, sadece profesörden öğrencisine yöneliktir). Öğrencisiyle yaşadığı cinsel ilişkiden dolayı daha sonra tecavüzle suçlanır, fakat kendini hiç bir şekilde savunmaz ve üniversiteden istifa eder. Kitabın ikinci kısmı ise David'in kızı Lucy'nin çiftliğine yerleşmesidir. İşte bundan sonra kitap bana göre daha ilgi çekici ve karışık bir hal aldı. Burada David kızıyla birlikte siyahların saldırısına uğrar hatta bu saldırıda kızı bir kaç kişinin tecevüzüne uğrar. Yaşanan olayın korkunçluğuna rağmen kızı evini ve çiftliğini terketmez, orada yaşamaya devam eder. Bu konuda David ( ben de) kızını bir türlü anlamaz. Gerçekten kitap boyunca Lucy'yi anlamadım, hatta anlamadığım gibi bir de öfke duydum. Kitapta ikinci anlamadığım konu ise yakılan köpeklerdi. Çok hasta olan ve kurtulması mümkün olmayan köpekler iğneyle öldürülüyor ve sonra fırınlarda yakılıyordu. Burada ki köpek olayının bir metafor olduğunu düşünüyorum ama neyin metaforu olduğunu açıkcası çözemedim.
Konu Güney Afrika olunca doğal olarak ırkçılık da kitabın ana konularından biri oluyor, ama bunu kitabın ilk bölümünde algılayamıyorsunuz. Irkçılığın kalktığı ama taşrada yerlilerin hala beyazlara şiddet uyguladığı bir dönemden bahsediliyor. Taşrada yaşayan beyazlar kesinlikle zencilere güvenmiyorlar, hatta Lucy'de zenciler tarafından tecavüze uğruyor. Siyah kadının kölelik döneminde beyaz adama ses çıkaramaması gibi Lucy'de siyah adamlara ses çıkaramıyor. Sanki beyazların siyahlara yaşattığı tüm olumsuzlukların bedelini Lucy ödüyor. Bu kısım kesinlikle anlaşılamıyor. Kitapta son anlayamadığım konu ise, David'in George Gordon Byron hakkında yazdığı metinlerdi.
J.M.Coetzee bu kitabıyla 1999 yılında Man Booker Roman Ödülü'nü almış, aynı zamanda 2003 yılında da Nobel Edebiyat Ödülü'nü almış. Bu arada bu kitap insan beynini geliştiren on romandan biri seçilmiş. Beyni geliştirmesi konusuna bende katılıyorum, çok soru sorduran ve düşündüren bir kitap.
Akıcı ve sorgulatıcı bir kitap okumak isterseniz size "Utanç"ı tavsiye edebilirim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder