Geçtiğimiz hafta sonu cumartesi harika bir şey yaptım. Cevahir Tiyatrosu'na gidip bu oyunu izledim. Eğer izlemediyseniz şiddetle öneririm ne yapın yapın bu oyunu mutlaka izleyin. Konu muhteşem, oyunculuk mükemmel, dekor ve müzikler süper...
Oyunun yazarı Sırp Duşan Kovaçeviç, Yugoslavya parçalanmadan önceki toplumsal ve entellektüel yaşamı kara mizah olarak yazmış. Sırp yazarın yazdığı bu oyun inanın Türkiye'de yazılmış gibi bize yakın ve bizden. Oyunda bir editörün bir gizli polis tarafından yıllarca takip edilmesi konu edinmiş. Güzel olan tarafı editörün girdiği ortamlara girmek zorunda kalan polisin bir süre sonra kendini edebi yönden geliştirmesi , editörden pek çok şey öğrenmesi ve hatta editörün tüm sözlerini topladığı dört ciltlik bir eser hazırlamasıydı. Sadece editörün sözlerini ve konuşmalarını değil orada burada unuttuğu eşyaları da toplayan polis emekli olduktan sonra taksi şoförlüğü yapmaya başlar. Hasta olduğu için de ameliyat olacaktır fakat hastaneye yatmadan önce son görevini yapmak ister ve editöre tüm eşyalarını vermek için gelir.Bu arada sevgili polisimizin de oğlu edebiyat öğretmenidir ve o da editöre hayrandır.
Oyunda editör rolünde Yetkin Dikinciler, polis rolünde de Bülent Emin Yarar oynamaktadır. Bülent Emin Yarar 2010 yılında bu oyundaki performansıyla Afife Jale Tiyatro ödüllerinden en iyi erkek oyuncu ödülünü alır.yetkin Dikinciler'de yine 2010 yılında 8.Tiyatro ödüllerinden yılın erkek oyuncu ödülünü alır. 2010 yılında bu ödülleri aldıkları için oyunun dört ya da beş yıldır sahnelendiğini düşünüyorum ama tabi yanılabilirim de. Uzun süredir izlemek istediğim bir oyundu. Sadece oyunda tek anlamadığım nokta sekreterin neden işten ayrıldığıydı. O kısmı ya kaçırdım ya da anlamadım bilemiyorum artık.
Bir perdelik bu oyunun süresi ise bir saat kırkbeş dakika. Oyunun yönetmeni Işıl Kasapoğlu. Müzik olarak Goran Bregoviç'in bazı parçalarını koymuşlar, bunun haricinde tabiki Balkan müziklerinden alıntılar yapmışlar. Balkan müziklerini de çok sevdiğim için hoşuma gitti.
Şu yazıda yaza yaza ve öve öve bitiremeyeceğim tek bir şey var o da oyunculuklar. Tek kelimeyle mükemmeldi. Şunu söyleyebilirim ki sahnede rol yapılmadı sahnede iki kişi vardı onlardan biri polisti biri de edebiyatçı. O kadar gerçekçi o kadar doğallardı. O kadar sarhoş oldular ki evlerine nasıl gideceklerini düşündüm. Gerek sinemada gerekse tiyatroda beni en rahatsız eden şey yapılan rolün "rol" olarak hissettirilmesidir. İşte burada roller yoktu, burada neyi veya kimi canlandırıyorlarsa "o" olmuşlardı. Çok güzeldi.
Bana böylesine güzel oyunu izlememe vesile olan Devlet Tiyatrolarına ve sanatçılarına yüzlerce kez teşekkürler...
12 Şubat 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
sana katılıyorum, bir rol eğer rol olduğu belli oluyorsa beni de çok rahatsız ediyor. Bazı oyuncular her rolde aynı ifade takınırken bazıları öyle bir oynuyorki abartmadan, sade,sen-ben gibi ama inandırıyor. Ne demişler ?"oynama yaşa".
Yorum Gönder