Bu sezon (2013-2014) İstanbul Devlet Tiyatroları'nda oynamaya başlayan yeni oyunlardan biri. Ali Cüneyd Kılcıoğlu tarafından yazılan, Elif Erdal tarafından yönetilen ve Berkay Tulumbacı tarafından oynanan tek kişilik harika bir oyun. Tek kişilik bir oyun ama sahnede çok kişi var. Berkay Tulumbacı'nın çok kişiye dönüşebilmesi ve bunu çok akıcı bir şekilde yansıtabilmesi gerçekten hayranlık uyandırıcı bir yetenek diye düşünüyorum.
Bu arada dekor da çok ilgimi çekti. Hatta oyun başlamadan baya önce koltuğuma oturduğum için dekoru inceleme fırsatım oldu. O ne? Kelebek kanadı mı? Kanadın üzerinde o kravat, o atkı ayakkabılar ne alaka? falan derken oyun başladığında bir çoğunun cevabını almış oldum. Cevabını alamadığım nesneler ise dekorun bir parçası olarak kaldı. Tavsiyem dekoru mutlaka inceleyin. Kelebek kanadı ben de Kelebek Etkisi filmini çağrıştırdı. Ama tabiki filmle bir alakası yoktu. Fakat oyundaki kişinin yaşadıklarının bir kelebek etkisi mutlaka vardı.Oyunun konusu ise bu ülkede yaşayanlar için çok ama çok tanıdık bir olay. Oyunun tanıtım bülteninde ki yazıyı aynen aktarıyorum : "Bir Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın kafasına anayasa fırlatırsa, tesadüf bu
ya, siz de o gün askerden dönmüş bir üniversite mezunu olarak iş aramaya
başlasanız nasıl bir sürecin içinde bulurdunuz kendinizi? Güzide
memleketimizin insan kaynakları uzmanlarının “modern metotlarla”
hazırladığı başvuru-eleme-cevap bekleme badirelerini aşmaya çalışmak bir
yandan, eşe dosta, aileye karşı işsiz konumunda olmak öte yandan, kendi
başvuru kriterlerinizi tabana vurdurmak ters kroşeden gelirken nasıl
olur da sağlıklı, ilkeli, tuttuğunu koparan bir vatan evladı olarak
kalırsınız? Ya da kalabilir misiniz? Durum bu kadar tuhafken doğal
olarak yaşananlar da absürd olacaktır. Hem keyifli, hem de canınızı
yakacak bir kara komedi."
Ben oyunu Küçük Sahne'de izledim, oyun şubat ayı boyunca Cevahir sahnesinde oynayacakmış. Size tavsiyem bu oyunu mutlaka izleyin. Bana kalırsa bu yıl pek çok tiyatro ödülünü alacak bir oyun.
Son olarak da Küçük Sahne hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Gerçi pek olumlu şeyler olmayacak ama sahneyi olumlu yönde değiştirir belki. Neyse. Koltuklar fena halde gıcırdıyor öyle ki hareket etmeye korkuyorsunuz. Daracık koltuklar da oturuyorsunuz; eğer erken giderseniz kesinlikle ayağa kalkıp diğer insanların geçmesine yardımcı olmanız gerekiyor eğer kalkmazsanız üzerinizden atlamak zorunda kalıryorlar. Düşünün o kadar dar koltuklar yani. Son sözüm de orada çalışan kişilere yönelik olsun : Lütfen gülümseyin, yer gösterirken gülümseyin, uyarırken gülümseyin. Ne iş yaparsanız yapın ama gülümseyerek yapın.
6 Şubat 2014 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder