24 Şubat 2014 Pazartesi
Düğümlere Üfleyen Kadınlar
Geçen yıl mayıs ayında kitap grubumla birlikte okuduğum bir kitaptı. Öylesine büyük bir zevkle okudum ki kitap bittiğinde kendimi yalnız hissetmiştim. Bence Ece Temelkuran, bu kitabı kadınlar için yazmış. Kitabın dört ana kahramanı var, dördü de kadın. Bu kadınların temel iki sorunu var; biri ülkeleri ve ülkelerinde yaşanan olaylar ikincisi ise tabiki erkekler ve yarım kalan aşkları... Kadınların hepsi de Ortadoğu'nun değişik ülkelerinden. Olay örgüsü de Tunus'ta başlar ve sırayla Libya ve Mısır'da devam eder.
Kahramanlardan biri Ece Temelkuran'dır. Ülkesinde gazeteciler tutuklanmaya başlayınca kendisinin de tutuklanacağını anlar ve soluğu Tunus'ta alır. Kaldığı otelde Maryam ve Amira ile tanışır. Otelin yanındaki evde oturan Madam Lilla son tanıştığı kişi olur. Bu dört kadın bir yandan ülkelerinde olan sözde Arap Baharı'nın yarattığı sonuçlardan dolayı üzgündür bir yandan da erkeklerden yana dertlidir.
Ece Temelkuran, kitap boyunca kendisinden alabildiğince az bahsediyor, bu nedenle O'nun özel yaşamı hakkında bir bilgi edinemiyorsunuz. Fakat diğer kahramanlarla ilgili çok detaylı bilgiye sahip oluyorsunuz. Sadece Madam Lilla'da gizem sonuna doğru çözülüyor. Ama ne çözülme... Kitap boyunca Madam Lilla'nın o bir türlü unutamadığı sevgilisini tıpkı kitabın diğer kahramanları gibi merak ediyorsunuz. Kitabın sonunda sevgiliyi görünce büyük bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Madam Lilla'nın anlattığı veya aşık olduğu kişiye hiç benzemeyen zavallı bir adam görüyorsunuz karşınızda ama ne yazık ki Madam Lilla hala mükemmel bir erkek görüyor. Aşk gerçekten insanların gözünü kör ediyor. Amira'nın ailesiyle yaşadığı sorunlar ve Maryam'ın Muhammed'le mektuplaşmaları Ortadoğu'nun kadın ve kadına bakışını çok güzel anlatıyordu.
Kitabı okuduğum grubumun tamamı kadın olduğu için kitabın değerlendirmesi de çok kadınca oldu. Açıkcası bu kitabı okuyan erkekler bu kitaptan nasıl etkilenirdi? Merak ediyorum doğrusu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder