Geçen yıl Thyke7 kitap grubumla birlikte okuduğum bir kitaptı. Amin Maalouf'un sanırım tüm romanlarını okudum ( tekrar bakmam lazım emin değilim ) ve tümünü de sevdim. Sanırım doğulu yazarların kitaplarını kendime yakın buluyorum.
Romanda Maalouf sanki kendi hayatından bahseder. Çünkü romanın başkahramanı Adam Fransa'ya yerleşmiş bir Lübnan'lıdır. Adam'ın arkadaşları da Lübnan'ı terkederek değişik ülkelere yerleşmiştir. Yıllar sonra Adam arkadaşının ölüm döşeğinde olduğunu öğrenir ve Lübnan'a gider fakat arkadaşıyla görüşme fırsatı olmadan arkadaşı vefat eder.
Adam arkadaşının eşini ziyaret eder ve sonra tüm arkadaşlarını toplamaya ve hep birlikte ölen arkadaşını anmaya karar verir. Bunu arkdaşlarıyla da paylaşır bazıları önceleri itiraz etse de sonunda kabul ederler. Kitabın sonu çok enteresan bir süprizle sona eriyor. Bunu özellikle söylemeyeceğim çünkü eğer okumak isterseniz kitabın sihiri bozulabilir.
Kitapta benim en çok hoşuma giden şey arkadaş grubunun değişik dinlerden ve kültürlerden oluşmuş olmasıydı. Günümüzün Hatay'ı gibi. Hatay yıllarca çok kültürlü çok dinli bir yer olmasına rağmen hep hoşgörünün merkezi olarak kabul edildi. Suriye'de ki iç savaşa rağmen. Hatay halkı birbiriyle kenetlenmeye ve politikacıların tüm çok yüzlülüklerine ve oyunlarına rağmen birarada kalmayı başardılar hoşgörülerinden yine taviz vermediler.
Kitaptan anladığım kadarıyla Lübnan'daki savaşla birlikte bu hoşgörü ortamı bozulmuş ( şimdi aynısını Hatay'da yapmaya çalışıyorlar dilerim başaramazlar ) bu durumda ciddi yıkımlara neden olmuş. Maalouf yaşanan toplumsal, kültürel ve tarihsel sorunları çok güzel dile getirmiş. Akıcı üslubuyla hem rahat okunan hem de Ortadoğu hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlayan bir kitap.
14 Şubat 2014 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder