Cumartesi gününün neredeyse yarısından sonrası tiyatrolarda geçti. Oyunlardan biri Ankara katliamından dolayı iptal edilip ertelenmişti. İlk önce başka bir tarihe düşündüm. Ama baktım saatler çakışmıyor iki oyunu da aynı gün çıkardım. İkisi de birbirinden güzeldi, bu da harika bir cumartesi geçirmemi sağladı. İyi ki sanat var, iyi ki tiyatro var.
Gelelim gittiğim ilk oyuna... Öğleden sonra Üsküdar Stüdyo Sahnesi'nde oynanan "Eğer Bu Bir Film Olsaydı" oyununa gittim. Dekor sade bir ev dekoruydu. Oyunun konusu, Yugoslavya'da ki iç savaşı anlatıyordu. Bu savaşın komşulukları nasıl ayırdığını insanları birbirinden nasıl kopardığını ve bir ailenin savaş sırasında yaşadığı açlığı, korkuyu anlatıyordu.
Oyunun yazarı Almir İmsireviç, çevirmen ve yönetmen Bilge Emin, dekor tasarımı Nurettin Özkönü, müzik Çağrı Beklen'e (müzikler müthişti) ait. Oyuncular ise; Burak Şentürk, Mine Tüfekçioğlu, Burak Altay, Gönen Aykaç, Barış Bağcı, Berk Sezenler, Emre Yeşilöz.
Oyununu anlatıcısı, ailenin büyük oğlu Alaaddin'dir. Alaaddin Yugoslavya'da yaşananları anlatırken bir yandan da Dünya'da yaşanan önemli veya önemsiz olayları da sıralar ( ünlülerin yaptığı evlilikler gibi). Bence bu anlatı oyuna zenginlik katmış. Hani Alaaddin anlatmasaydı oyun bu kadar ilgi çekici olur muydu bilmem? Neyse...
Oyunculuklar muhteşemdi. Ailenin yaşadığı çaresizliği çok güzel anlatmışlar. Özellikle anne-baba rolünde yer alan kişileri çok beğendim. Buradan diğer oyuncuların kötü olduğu anlamı çıkmasın tam tersine hepsi iyiydi. Ama en iyileri bence onlardı.
Oyun yoğun bir duygusallık içeriyor. Öyle ki oyun bitip de selam verirken bile bu duygusallık hem seyircide hem de oyuncularda devam ediyor ( ya da ben öyle hissettim). Hatta oyundan çıktıktan sonra Üsküdar meydana yürüyene kadar da bu duygusallıktan çıkamadım.
Oyun bir perde ve bir saat on dakika sürüyor. Müzik ve oyunculuk açısından bu oyunu mutlaka izleyin derim. Sevgiler...
0 yorum:
Yorum Gönder