21 Mayıs 2016 Cumartesi

Çador


        Yabancı yazarları seviyorum ama nedense yerli yazarlar daha çok dokunuyor yüreğime. Bunlardan biri de Murathan Mungan. Cümleleri o kadar sade o kadar etkileyici ki, sevdiğim cümleleri bir yere not alayım diyorum, bir de bakıyorum ki kitabı yazmışım. İşte bundan dolayı Murathan Mungan'ın kitapları öyle eline alıp bir çırpıda okunacak kitaplardan olmuyor. Tam tersine şiir okur gibi cümle cümle sindire sindire okumak gerekiyor. Bazen sayfa numarasını not alıp geri dönüp tekrar tekrar okuyorum. İyi ki yazarlar var, iyi ki Murathan Mungan var ve ben iyi ki kitap okumayı seviyorum. Ya kitapları sevmeseydim ! Ne korkunç ve sıkıcı bir hayatım olurdu.

          Gelelim Çador'a. Kitabımızın ana kahramanı Akhbar, bir şekilde ülkesinden ayrı kalmış ve ülkesine geri dönüp annesini, kız kardeşini ve sevgilisini aramaya başlamıştır. Fakat ülke bir savaştan çıkmıştır ve yobazlar tarafından yönetim sistemi değiştirilmiş ve daha da kötüsü kadınların tüm özgürlükleri ellerinden alınarak burka giyme zorunluluğu getirilmiştir. İşte böyle bir ülkede Akhbar ısrarla ailesinin kadınlarını arar. Evleri savaştan dolayı yıkılmış, erkek kardeşi savaşta ölmüştür. Erkeksiz dolaşmak yasak olduğu için kız kardeşiyle annesinin zorunlu olarak evlendirildiğini düşünür. Hatta ararken annesinin dul bir adamla, devlet zoruyla evlendirildiğini duyar.

        Kapanmanın,  burkanın kadınları toplumdan nasıl yok ettiğini kadın imgesinin zihinlerden nasıl silindiğini o kadar güzel anlatmış ki yazar, kadınsız toplumun o karanlık girdabını okurken adeta sarsıldım ve korktum. Almak isteyenler için çok ama çok mesaj var bu kitapta.

         Kitabı okurken olayların nerede geçtiğini bilmiyorsunuz, çünkü kitapta herhangi bir yer ismi verilmiyor. Fakat "burka" ve "iç savaş" sözleri bana kitabın Afganistan'da geçtiğini düşündürdü.

        Şiir tadında bir kitap okumak isterseniz bu kitabı mutlaka okumalısınız. Satırların arasında siz de benim gibi kaybolabilirsiniz. Son olarak kitaptan bir kaç alıntıya yer vermek istiyorum.

          " Gerçeğe çok şey ekleyince yalan oluyor."

          " O sonsuz bir kayboluşa doğru aceleci adımlarla ilerlerken, hikayesi hiçbir yere gitmiyor."

          " En sağlam sınırlar ölülerle yapılanlardır. Kimse öteki tarafa geçemez. Artık kolay kolay barışamayız komşularımızla, kendimizle de... Aramızda ölülerimiz durur."

           "Burkaya giden yolu çador açar. Çador,  ninelerimizin masum başörtüsü değildir. Yalnızca kafalarımızdaki köprüdür. Örtünmek bir ahlak haline getirildiğinde arkası gelir; karara karara gelir. Örtünmenin sonu yoktur.Kadınlar kefene kadar örtünmek zorunda kalır."

0 yorum:

Yorum Gönder