22 Şubat 2015 Pazar

Ölü Canlar



      Gogol'ün ilk okuduğum kitabı Ölü Canlar oldu. Aslında uzun zamandır okumak istiyordum fakat bir türlü fırsat bulamıyordum. 2015 yılında 15 klasik etkinliğine katılmaya karar verince okumam şart oldu. Bu etkinlikte bulunan 15 kitabın ikisini daha önce okuduğum için onların yerine aynı yazarların başka kitaplarını okuyacağım. Mesela Emile Zola'nın Meyhane romanı yerine Din ve Laiklik Çatışması kitabını okuyacağım.

      Gelelim kitaba: Kitabın ilk bölümleri çok hoşuma gitti ve büyük bir zevk ve merakla okudum. Romanın ana kahramanı Çiçikov, çiftlikleri dolaşarak ölen köylüleri satın alıyordu. Neden alıyor acaba diye merakla okudum. Aslında amacı büyük bir çiftlik sahibi olmak ve çok sayıda köylüsünün olduğunu göstermektir. Çiçikov'un seyahatleri ve karşılaştığı insanları yazar çok güzel betimlemiş, çeviride güzel olunca keyifle okudum.
Ama ikinci bölümü okumak bana son derece zor geldi. Hatta araya başka kitaplar aldım. Neden diye soracak olursanız. Bu durum yazardan kaynaklanıyor. Gogol sorunları olan bir kişiymiş ve ne yazık ki kitabı yazdığı sırada hastalığı nüksetmiş ve bundan dolayı bazı bölümleri çıkarmış bu da kitapta zaman zaman kopukluklara neden olmuş. Çevirmen bu durumu sık sık dipnotlarlar belirtiyor (bu arada çevirmen Celal Öner'e teşekkür ediyorum, çok iyi bir çeviri olmuş). Bir de kitap yayınlandığı zaman Rusya'yı ve Rusları kötü gösteriyor diye eleştirilere maruz kalmış ve kitabın bazı cümleleri sansüre takılmış, bunlarda dipnotlarla verilmiş. Beni en çok zorlayan kısım ise parantez içinde verilen sonradan çıkarılan bölümleri okumak oldu. Açıkçası kitapla ilgili detayları bilmek güzel ama bu romanın akıcılığını bozmuş. İkinci bölümü bu nedenle sevmedim.

          Gogol'a Ölü Canlar'ın hikayesini Puşkin anlatmış hatta yazardan bununla ilgili bir kitap yazmasını istemiş. Anlayacağınız Ölü Canlar Puşkin'in tavsiyesiyle yazılmış. Gogol için Puşkin vazgeçilmez bir insan, hatta edebiyat kariyeri Puşkin'le yükselen bir yazar.  Zaten yazarlık kariyerine de Puşkin'in çıkardığı  bir dergide başlamış. Bir Delinin Hatıra Defteri o dergide çıkardığı hikayelerden biridir. Gogol'e yönlendirilen eleştirilerde Puşkin tarafından engellenmiş ya da yazar Puşkin tarafından savunulmuş. Kısacası Puşkin yazarın en önemli destekçisi olmuş. Ölü Canlar'ın yazımı sırasında Puşkin'in ölüm haberini alan Gogol büyük bir sarsıntı geçirmiş. O dönemde Ölü Canlar'ın ilk cildini çıkartmış ve ikinci cildin düzeltmelerini yapıyormuş. Bu arada Palto adlı ünlü hikayesini de yazmış. Yazarın psikolojik sorunları o dönemde yeniden nüksetmiş ve yazdığı ikinci cildi hiç yayınlamadan yakmıştır. Bu olaydan sonrada ölmüştür. Gogol,  Rusya'nın Puşkin'den sonraki en önemli yazarlardından biri olarak kabul edilmiş, pek çok yazara da örnek olmuştur;  Dostoyevski ve Çehov gibi. Hatta Dostoyevski  "hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık"demiştir (bu arada Palto'yu okumak şart oldu).

        Ölü Canlar'ın ilk cildi ise acımasız eleştirilere maruz kalmıştır. Okuduğum kitabın son bölümlerinde Gogol bu eleştirilere cevap vermiştir. Bu arada kitabını roman değil, destan olarak adlandırmıştır. Zaman zaman şiirim diye de bahseder. Kitap okurla sohbet eder gibi yazılmıştır. Sık sık "yazar burada okura şunu demek ister..." gibi cümleler kullanmıştır. Kitabın sonunda okurlardan da destek istemiş ve kitapla ilgili yorum ve eleştirilerini söylediği adrese göndermelerini istemiştir.

         Yaşadığı buhran olmasaymış, kitap üç cilt olacakmış. Birinci ciltte olabildiğince kötü karakterlerle düzenin yanlışlığı ortaya konulacakmış,  ikinci ciltte ise iyi insanların mücadeleleriyle düzen sağlanmaya çalışılacağı gibi bir planı varmış. Fakat ne yazık ki ikinci cilt yazarın kendi elleriyle yakılmış. Yine kitabın sonunda kitabı nasıl yaktığını ve bu durumu nasıl haklı bir nedenle yaptığını anlatmıştır.

          Ben kitabın ilk bölümlerini çok beğendim. Diğer bölümleri ise anlattığım nedenlerden dolayı zor okudum. Bu yüzden herhangi bir tavsiyede bulunmayacağım.

2 yorum:

Derdest fikirler dedi ki...

Bende ilk bölümleri çok sevdim :)

melda dedi ki...

Bunu okumalıyım

Yorum Gönder