11 Şubat 2015 Çarşamba

Dün



         Bu yazarı tanımam,  kuzenim Melda sayesinde oldu. İlk okuduğum kitabı, bir üçlemeydi: Büyük Defter- Kanıt- Üçüncü Yalan. İkinci okuduğum kitabı ise Dün oldu. Zaten Türkçeye de bu kitaplar çevrilmiş, diğer kitaları henüz çevrilmemiş.

        Kitap çok kısa yaklaşık 80 sayfa. Yazılar büyük olduğu için ve boş safya ( bölüm aralarında) çok olduğu için kitap çabuk bitti.

        Kitabın ana kahramanı Tobias'tır. Annesiyle birlikte küçük bir köyde yaşamaktadır. Annesi hayat kadınlığı yaparak geçimini sağlamaktadır. Annesinin bu yaşantısı Tobias'ın ondan iğrenmesine neden olur. Bir gün annesiyle yatan kişinin öz babası olduğunu öğrenir ve onu bıçaklayarak köyden kaçar.

        Tobias'ın en büyük arzusu yazar olmaktır. Sürekli kısa kısa yazılar yazar. Kitapta başlık verilen bölümler Tobias'ın yazdığı yazılardır. Bu yazılarda dikkatimi çeken şey şiirsel olmasıydı. Bir saat fabrikasında çalışan Tobias, burada çalışanların hayatının nasıl tek düze ve sıkıcı olduğunu anlatıyor. Bu sıkıcılık bazen öyle noktalara geliyorki insanların intihara kalkışmasına dahi neden oluyor.


     Agota Kristof diğer kitabında olduğu  gibi bu kitabında da ülke ismi vermiyor. Olaylar,  dünyanın herhangi bir ülkesinin, herhangi bir köyünde geçiyor. Kahramanları ise toplumun en alt katmanında olan kişilerden oluşuyor. Dili hem çok sade hem de çok akıcı; bu nedenle,  kitapları çok rahat okunuyor. Dilinin bu kadar sade ve güzel olmasında çevirmeninde çok büyük rolü var. Kitabın çevirmeni Ayşe İnce Kurşunlu, buradan teşekkür ediyorum kendisine.

       Bana bu kitap,  romandan ziyade öykü tadı verdi. Kitabı okumanızı tavsiye ederim.

2 yorum:

Semihal Tüzüner dedi ki...

en kısa zamanda bende okuma isteği doğdu teşekkür ederim😊😊

Derdest fikirler dedi ki...

Kısa ve güzel diye özetleyebiliriz :)

Yorum Gönder