4 Aralık 2014 Perşembe

Meyhane


       Uzun süredir klasik okumuyordum. Kitap grubum Simurg'la bu ay okunacak kitap olarak Zola'nın kitabını seçtik. İyi ki seçmişiz, büyük bir keyifle okudum. Bu kitabın devamı olan Nana'yı da mutlaka okuyacağım.

        Hatırlıyorum lise yıllarında Zola'nın Germinal kitabını okumuştum ve o kitabı da büyük bir keyfile okumuştum. Çeviri iyi olunca kitabın okunması adeta bir zevke dönüşüyor. Meyhane'nin çevirisini Cemal Süreya yapmış. Son derece akıcı ve rahat okunan bir kitap. Eğer Zola okumadıysanız büyük kayıp içerisindesinizdir, mutlaka okuyun derim.

         Gelelim Meyhane'ye; okumak isteyenler olur diye çok fazla konusunu anlatmayacağım, genel olarak bahsedeceğim. Kitapta bir ailenin düzenli çalışmasıyla nasıl yükseldiğini ve yine aynı ailenin içki yüzünden nasıl düşüşe geçip parçalandığı anlatılıyor ( yine de kitabın konusunu anlatmışsın demeyin, anlatmadığım çok şey var ve okumaya değer).

      Zola bu kitabının önsözünde kendisini bu kitaptan dolayı eleştiren kişilere bir ithafta bulunmuş. Kitap önce bir gazetede yayımlanmış ve çok fazla tepki çekmiş. Yazar kullandığı dilin sokakta kullanılan dil olduğunu bunu edebiyatın içine soktuğu için çok kınandığını ve eleştirildiğini söylüyor. Suçun biçimde olduğunu söylüyor. Oysa aydınların bu dili de incelemek zorunda olduğunu açıklıyor.

          Zola yazdığı eserler içinde Meyhane'nin en dürüst eseri olduğunu söylüyor. Zola'nın bu açıklamalarından şöyle bir sonuç çıkardım ben; meyve veren ağacı her yerde taşlıyorlar. Bunun Türkiye'si ya da başka bir ülkesi yok. Nerede üreten bir insan varsa orada taşlanan bir insan var. Yazısında kendisini savunmadığını yapıtın zaten kendi kendini savunacağını söylüyor. Bence de Zola'nın yapıtı bu savunmayı çok güzel yapıyor.

          Kitapta beni en çok sarsan şey ise; küçük Lalie'nin yaşadıklarıydı. Alkol girdiği her eve çok zarar veriyor, küçücük çocukların şiddete maruz bırakıyor ve ölümlerine yol açıyordu. Yazar her fırsatta alkolikliğin ne kadar korkunç şeylere yol açtığını  vurguluyor.

        Okurken pek çok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz: Öfkeleniyor, acıyor, şaşırıyorsunuz. Yazdığı her şey hayatın tam içinde olan şeyler.

        Zola Fransa'da natüralizm akımın en önemli öncülerinden biri olarak kabul ediliyor. Romanlarında da hayatın zorluklarını  gerçekçi bir tarzla aktarıyor.

         

2 yorum:

Semihal Tüzüner dedi ki...

Fatoş'cuğum bende merak duydum.İlk fırsatda okuma listeme aldım

Semihal Tüzüner dedi ki...

arkadaşım yorumumu göremiyorum

Yorum Gönder