4 Mart 2014 Salı

Kurt Seyt ve Shura


        Thyke okuma grubumla bu ay okuduğumuz kitap Nermin Bezmen'in Kurt Seyt ve Shura'ydı. Açıkcası kitaba başlarken beklentim çok düşüktü hatta sevmeyeceğimi dahi düşünmüştüm. Sırf aşk konusu üzerine yazılmış bir kitap sanıyordum. Fakat kitap beklentimin çok üzerinde çıktı. Kitap Kurt Seyt ve Shura'nın aşkı üzerine kuruluydu ama aynı zamanda çok güzelde bir tarih kitabıydı.
           Kitabın kahramanı Kurt Seyt Nermin Bezmen'in dedesi (annesinin babası). Aslen Kırımlı olan Kurt Seyt Çar'ın korumalığını yapan bir asker aynı zamanda. Kitap 1906 yılından 1924'e kadar olan bir tarihi dilimi anlatıyor. Kurt Seyt Kırım'lı, Shura ise Rus bir bayan. Doğal olarakta olaylar Kırım'da başlıyor Moskova'da devam ediyor ve Ekim Devrimi ile birlikte İstanbul'da sona eriyor. Kitap kalın olmasına rağmen çok akıcı olduğu için bir kaç günde çok rahat bitirebilirsiniz. Çok güzel bir aşk hikayesi anlatılıyor. Bu aşk da, her güzel aşk hikayesinin trajik sonucuna  sahip ne yazık ki.
            Ekim Devrimi ile ilgili daha öncede bir çok roman okudum. Okuduklarım genelde Devrimi destekleyen Sosyalist yazarlar tarafından yazılmıştı. Ayn Rand aslen St. Petersburg'lu ve liberalist olan bir yazar, ilk kez O'nun kitaplarında  Ekim Devrimi doğal olarak kötü anlatılıyordu. Nermin Bezmen'in kitabında da Bolşevikler kana susayan herkesi katleden kişler olarak lanse ediliyor. Çar'ın maiyetinde olan herkesi katlediyorlar. Seyt ve Shura'da o dönemin aristokrat sınıfının insanları ve Çar'ı destekleyen kişiler oldukları için kitap boyunca sürekli bir kaçış halindeler. Ailelerinde haber alamayan bu insanlar memleket hasretiyle başka ülkelerde yaşıyorlar ve ne yazık ki kendi ülkelerine bir daha dönemiyorlar. Tıpkı Nazım gibi... Aslında ideolojin ne olursa olsun yaşanan acılar hep aynı. 12 Eylül Türkiye'sinden kaçan pek çok aydın da ne yazık ki Türkiye hasretiyle yabancı ülkelerde yaşadılar ve ülkelerine dönemeden oralarda öldüler. Oya Baydar'ın kitaplarında sevdiğim bir söz vardı: "Eğer iktidardaysan ellerin asla temiz kalmaz." Gerçekten de öyle yönetim biçimi ne olursa olsun iktidardakilerin elleri temiz kalmıyor hep birilerinin kanına bulaşıyor. Fransızların bir sözü varmış bu da çok hoşuma gitti; " İhtilaller başlangıçta ilahedir, zamanla fahişe olur!" Gerçekten de öyle.
         Yüzyıllardır insanlar birbirlerini öldürerek ideolojileri öldüreceklerini sanıyorlar. Oysa tarihe bir baksalar ölenler sadece insanlar, öldürmeye çalıştıkları ideolojiler de hala yaşıyorlar hem de yüzyıllardır yaşıyorlar. Neyse konuyu çok dağıttım. Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim: Çar'lık Rusya'sında ki kölelik, ne yazık ki hala devam ediyor hem de bütün Dünya'da devam ediyor. Para uğruna hepimiz birbirimizin hizmetkarı olmuşuz ne acı... Dünya'ya bir kere gelip birilerinin hizmetine girmek, Dünya'ya bir kere gelip efendi olarak yaşayanları tabiki rahatsız etmez.
        Eğer aşk kitabı okumak isterseniz bu kitabı size öneririm, eğer 1900'lü yılların Türkiye ve Rusya'sını merak ederseniz yine bu kitabı okumanızı öneririm. Bu kitap için, tarihi bilgilerin verildiği güzel bir aşk kitabıdır diyebiliriz.

2 yorum:

melda dedi ki...

ben severmiyim acaba fatos?tarihi roman ama ask kısmı sıkar mı acaba?

Derdest fikirler dedi ki...

Sadece aşk üzerine kurulan olay örgüsünü ben sevmem ama fonda akan tarihle verilirse okurum hoşuma de gider hatta. Bu öyle bir kitaptı aşk üzerinde çok duran bir kitap ama kalemi de iyiymiş yazarın. İstersen bir dene, sarmazsa bırakırsın.

Yorum Gönder