Yaz
kitaplarımdan ikincisi Nabokov’un Lolita’sı oldu. Aslında çok uzun süredir
okumak istediğim bir romandı ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Bir de
pedofiliye duyduğum tepkiden dolayı kitabı okumayı sürekli olarak erteledim.
Yazarın
diline ve bu dili ustalıkla çeviren Fatih Özgüven’e açıkçası hayran kaldım.
Kitabın konusu benim için korkunçtu ama dili muhteşemdi. Yazarın en basit
şeyleri en sıradan olayları anlatışı bile muhteşemdi.
Kitabın ana
kahramanı Humbert, küçük kız çocuklarına cinsel ilgi duyan bana göre bir sapık
yazara göre ise bir erkek. Dolly ise yazarın üvey kızıdır. Kızın annesiyle
evlenmesinin tek nedeni Dolly’ye yakın olabilmektir. Humbert bir yazardır ve
Dolly’e olan aşkını günlüğüne yazar. Bu günlük karısının eline geçer ve aynı
gün bir trafik kazasında karısı ölür ( bundan dolayı kızını o sapıktan
kurtaramaz). Kitabın bundan sonraki bölümleri Dolly ve Humbert’in bitmek
bilmeyen yolcukları ve aşklarıyla doludur. Humbert Dolly’e aşıktır bu durum
Dolly’nin umurunda bile değildir. Yazar aşkı karşısındaki çaresizliğini çok
güzel anlatmış. Kitabı okurken ister istemez kızı, hep genç kız gibi hayal ettim yoksa kitabı
okuyamayabilirdim. Bu arada şunu da hemen ekleyeyim kitapta seks çok da
verilmemiş aslında bu da iyi olmuş. Yazar sevgilisine Lolita ismini takmıştır,
kitapta ismini buradan almıştır.
Kitabın
sonunda Lolita babacığını(!) terk eder ve başkasıyla evlenir. Bu durum
Humbert’in sonu olur. Kendini öldürmez Lolita’nın ta eski zamanlardan kalma
kendisi gibi pedofili olan bir başka aşığını öldürür.
Kitap 364 sayfa. Zaman zaman okurken
akıcılığını yitirse de genel anlamda kitabın akıcı olduğunu söyleyebilirim.
Vladimir
Nabokov Edmund Wilson’a mektubunda kitabından bahsederken şöyle demiş: “
Lolita’yı okumaya karar verdiğinde, lütfen onun son derece ahlaki bir kitap
olduğunu unutma.” Kitabın çok ahlaki
olduğuna katılmasam da çok edebi olduğunu söyleyebilirim. Kitap 1962 ve 1997’de
filme çekilmiş. İlk filmin yönetmeni, Stanley Kubrick’miş.
Kitabı
okumaktaki asıl amacım bir pedofiliyi anlamak istememdi. Anladın mı ? diye
sorarsanız anlamadım hatta empati de kuramadım. Kim bilir belki kurmak
istemedim. Kitabı okumak isteyişimin bir diğer nedeni ise okuyan arkadaşlarımın
tavsiyesi oldu.
Son olarak
kitabı konusundan dolayı tavsiye etmiyorum ama müthiş bir edebi eser olduğunu
söyleyebilirim. Okumak isteyip istememek konusunda son karar sizin? Herkese
sevgiler…
2 yorum:
Size katılıyorum, bende konusu nedeniyle hiç okumak istemedim ve yazınızdan sonra da emin oldum... ama bir gün başka bir tanesini okumak istiyorum... elinize sağlık :)
Konularından dolayı edebi yönden güçlü olan nice kitabı kaçırıyorum kim bilir. Bu tip şeyler kalbimi sıkıştırıyor zaten yeterince gerçekler bir de kitaplarda bunlarla boğulmak istemiyorum. Sevgiler.
Yorum Gönder