Paranın Cinleri'nden sonra aynı keyifle okuduğum bittiğinde ise üzüldüğüm harika bir kitap. Okuyun okutturun cümlesiyle başlamak istiyorum. Yazarın otobiyografik eseri. Otobiyografi yazmak gerçekten zor olsa gerek. Düşünsenize kendinizi yazıyorsunuz ve daha da önemlisi ailenizi ve çevrenizdekileri yazıyorsunuz. Daha önce Ayşe Kulin ve Mina Urgan'ın otobiyografilerini okumuştum. Her okuduğum yazara da büyük bir hayranlık besledim. Hem objektif olmak hem kendini yazmak, ikisini birden yapabilmek gerçek bir başarı öyküsü gibi geliyor bana. Aynı dürüstlüğü Murathan Mungan'da da gördüm. Ellerine, kalemine, yüreğine sağlık... İyi ki Muazzez ve İsmail diye iki insan evlenmiş, iyi ki Murathan gibi bir çocukları olmuş ve iyi ki Murathan kitap yazmış ve benim gibi okurları mutlu etmiş.
Murathan Mungan daha ilk bölümünde yüreğime dokundu ve beni benden aldı. İşte o satırlar:
Sayfa 15: " Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özleminiz artar, hayat giderek gurbetleşir. Sanki ne yaşarsak yaşayalım hep gurbetteyizdir. Büyümek gurbete çıkmaktır."
Sonra ne mi oldu? Kitap elimde su gibi aktı. Bitince de yalnızlık duygusuna kapıldım. Ama paniğe gerek yok daha okuyacağım pek çok Murathan Mungan kitabı var. Yani bu keyfi daha çok yaşayacağım. Sizde yaşayın olur mu? Siz de bir Murathan Mungan mutlaka okuyun. Gerisi gelir zaten.
6 Nisan 2016 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)