21 Mart 2016 Pazartesi

Paranın Cinleri



           Okuma grubumla bu ay Murathan Mungan'ın Harita Metod Defteri kitabını okumaya karar verdik. İnternette kitabı incelerken aslında bu kitabın Paranın Cinleri adlı kitabının devamı olduğunu görünce hemen ilk sıraya Paranın Cinleri'ni aldım.

         Murathan Mungan'ın daha önce üç kitabını okumuştum. Bunlardan ikisi şiir kitaplarıydı ( hala açar açar okurum) diğeri ise Şairin Romanı adlı ütopyasıydı. Şairin Romanı'nı okuduğum dönemi hatırlıyorum da ne büyük keyif almıştım ve kitap bittiğinde de ciddi ciddi bir yalnızlık duygusuna kapılmıştım. Eğer okumadıysanız Şairin Romanı'nı tavsiye ederim.

         Paranın Cinleri yazarın kendi hayat hikayesinden kesitleri anlattığı bir kitap. Otobiyografi ve biyografilerden hoşlanıyorsanız bunu ve Harita Metod Defteri'ni okumanızı tavsiye ederim. Eminim; bir kitabını okusanız diğer kitaplarını da mutlaka okunacaklar listesine eklersiniz,  tıpkı benim gibi.


       Kitap toplam on bölümden oluşuyor. Benim en çok sevdiğim bölümler "Paranın Cinleri" ve "Gizli Ben" oldu. Murathan Mungan'ın kalemi o kadar güçlü ki kendi hayatını muhteşem bir edebi dille anlatıyor. Böylece sadece yazarın hayatını değil harika bir edebiyat eseri de okumuş oluyorsunuz. 1955 yılında İstanbul'da doğan yazarımız aslen Mardin'li ve çocukluğu da Mardin'de geçer. Babası politikacı olduğu için çocukluğu ve gençliği hep babasının gölgesi altında geçmiş. "İsmail Mungan'ın Oğlu" olmaktan "Murathan Mungan" olmaya doğru olan yolculuğunu çok güzel anlatmış. Gizli Ben'deki beyaz sayfa metaforu ise muhteşemdi.

        Ne kadar yazsam bu kitabı yine de anlatamam diye düşünüyorum. Öyle derinliği olan bir kitap... Ben şu anda Harita Metod Defteri'ni okumaya başladım. Büyük bir keyifle de okumaya devam ediyorum. Arkadaşlardan da bir kaç tane Murathan Mungan kitabı aldım. Sanırım bu yıl kitap yolculuğumda özellikle iki yazar bana eşlik edecek: Biri Zweig diğer ise Mungan. Harika yol arkadaşlarım var size de tavsiye ederim.

20 Mart 2016 Pazar

Marie Antoinette / Vasat Bir Karakterin Portresi


      Belgesel tadında bir romanla karşınızdayım. Bu kitabı okuduktan sonra Zweig'ın tüm biyografilerini okumaya karar verdim. Yazar, Marie Antoinette'i ne övmüş ne de yermiş , olduğu gibi anlatmış. Psikolojik tahlilleri çok iyi yapmış. Bence Zweig eğitimini almış olsaydı iyi bir psikolog olabilirdi. Freud'la dostluğu ve psikoloji bilimine merakı biyografilerinde objektif olmasını sağlamış. Kitaptan sonra bir de filmini izlemeye karar verdim.

      Marie Antoinette, Fransa'ya gelin giden bir Avusturyalı. Yazarın dediği gibi aslında tam bir vasat karakter. Kendi eğlencesini düşünen, ülkenin parasını kendi zevkleri için harcayan annesinin tüm uyarılarına kulak tıkayan genç bir kadın. "Ekmek bulamazsanız pasta yiyin" diyen kişi. Ama çok ilginç tüm kitabı okumama rağmen bu sözlerini bulamadım. Kocası XVI. Louis ise son derece vasıfsız kendi halinde bir insan. Evliliklerinin ilk yıllarında kraldan dolayı yaşadıkları cinsel konuları (iktidarsızlığı) Zweig,  tam bir bilim adamı gözlemiyle objektif bir şekilde satırlarına yansıtmış. Gözden düşen bu iktidarın üzerinde oynanan tüm oyunları da çok güzel yansıtmış. Hem acıdım Marie Antoinette ve kocasına hem de kızdım. Söz konusu iktidar olunca her türlü çirkefliğin olduğu politika sahnesinde son derece beceriksiz iki kişiler. Sadece Marie Antoinette değil kocası da tam bir vasat karakter bence. Birinden biri güçlü olsaydı belki tarih sayfalarında olayların seyri değişebilirdi.

           Benim gibi biyografilerden hoşlanıyorsanız bence bu kitabı mutlaka okumalısınız.